ALLAH RASÛLÜ’NÜN TESLİMİYETİ
Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in sîreti okunduğu zaman O’nun hayatında en amansız felaketler, en inatçı ve en çetin musîbetlere uğradığı halde ömründe zerre kadar korku, endişe veya ümitsizlik göstermediği görülür. Sevgili Peygamberimiz Mekke’de yalnız ve himayesiz yaşadığı, birçok felaketlere uğradığı, Uhud ve Huneyn Gazâları esnasında en korkunç tehlikelerle karşılaştığı zaman aynı irâde kuvvetini, aynı sarsılmaz azmi göstermiştir. Amcaları Ebû Tâlib, Rasûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem hazretlerine, bu davadan vazgeçmesini söylediği zaman:
- “Amca! Yalnız kalacağımı düşünme. Hak yalnız kalmaz. Bir gün gelir Araplar da Arap olmayanlar da onu kabul eder.” buyurmuşlardır.
Bir gün Ashab’dan birine:
- “Yemin ederim ki, bu dinin kemâl mertebesine varacağı gün çok yakındır. O zaman, gönüllerde Allah korkusundan başka korku kalmayacaktır.” buyurmuşlardır. (Buhârî)
Hicret esnasında Kureyş, onu öldürmeyi kararlaştırmıştı. Evi muhâsara edilen, Rasûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem, son derece sükûnetle hareket ederek Hazreti Ali’yi yerine bırakmış, ona geceyi yatağında geçirmesini emretmişlerdi.
O gece, o yatak işlenmesi planlanan bir cinayete sahne olacaktı. Hazreti Ali radıyallâhu anh, büyük bir teslimiyetle bu emri yerine getiriyordu. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de ölüm yatağını gül bahçesine çevirmeye kâdir olan Cenâb-ı Hakk’a itimat ediyor ve gözü arkada kalmadan emin olarak ayrılıyorlardı.
Evleri düşmanlar tarafından muhâsara edilmiş olan, Allah’ın Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem Rabbinin emrine boyun eğerek ve ona tevekkül ederek, kendisinin hak Peygamber oluşunu tasdik eden Yâsin Sûresi’nin ilk ayetlerini okuyarak devlethânelerinden ayrılmışlardı.
Rasûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem’in yolculuk boyunca devam eden, mütevekkil tavırları, mağaradaki teslimiyetleri, kendilerini takip eden Surâka bin Cü'şum’a karşı tutumları, onun Allah Teâlâ’ya tevekkül ve itimadını gösteren en kuvvetli delillerdir.
Peygamberimiz sallalâhu aleyhi ve sellem, Necid Gazâsı’ndan dönerken ashab radıyallâhu anhüm hazerâtı ile birlikte bir ağacın gölgesinde istirahat ederlerken, yorgunluktan hepsi uyuyakalmışlardı. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in kılıcı ağacın üzerinde asılı idi. Bu esnada oradan geçmekte olan bir bedevî bu vaziyetten istifade ederek, Rasûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem’i öldürmek istemiş, Allah’ın Rasûlü, uyandıklarında bedevînin kılıcı ile üzerine doğru yürüdüğünü görmüşlerdi.
Bedevî haykırarak:
- Seni benim elimden şimdi kim kurtarabilir? dedi. Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem:
- “Allah!” deyince bedevinin elindeki kılıç yere düşmüştü. İşte Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in Allah’a olan tevekkül ve itimadı böyle idi. (Buhârî, Müslim)
Sâdık Dânâ-Altınoluk Sohbetleri-3, s.122- Erkam Yayınları
YORUMLAR