Hayâ Asaletin Şah Duygusudur

Hayâsızlıkta sınır tanımayan insanlar için halk arasında “ar damarı çatlamış” ifadesi kullanılır. Damar çatladıysa kan durmaz, akar. Ar damarı çatlayan artık istese de utanamaz. Zaten düşünerek, bilinçli olarak utanılmaz. Utanç özün refleksidir, fıtratın aksidir. Bir yerde hayâ varsa orada fıtrat ışıyor demektir. Utanma hissini yitiren özünü inkâr etmiştir. Böylesi ahlâkını da yitirmiştir. Ahlâkını yitirenin ise insanlığı bitmiştir.

Hayâ ya da utanmak, ahlâkın olduğu kadar güzellik ve çirkinliğin de sınırıdır. Nerede bir güzellik varsa orada hayâ, nerede bir çirkinlik var ise orada hayâsızlık vardır. Ar damarı çatlamışlar hayâlıları istemezler, fıtratın ve dinin sınırlarının muhafazasından hoşlanmazlar. Her türlü fuhşiyat, menhiyat ve mefasidin yayılmasını ilericilik olarak görür, temiz kalma ve fıtratı koruma çabasını ise gericilik sayarlar. Onların gözünde hayâ ve edeb zamanı geçmiş, tarihin çöp sepetine atılmış kavramlardır. 

Hayâsızlığın artması şeytan ve avenesinin siyasetidir. Hayâyı savunmak insanlığı savunmaktır. Hayâlı olmak, utanmak, yüzü kızarmak küçüklük değil, asalettir, çünkü her türden utangaçlık fıtrî bir tepkidir. Allah insanı mükerrem yaratmıştır, şeref genetik kodumuzdur. İnsanlık onuru denen şey bilincimizin ufkuna erişemediği bir yüceliktir. Vicdan bu yücelikle yaşar. Utandığımız ve hayâ ettiğimiz her şeyde bilincimiz ermese de vicdanımızın rolü vardır. Utanç, Yaratan’ın lâyık gördüğü yüceliğin yok sayılmasına duyulan tepkidir.  

Batılı zihin utanmaktan gocunuyor. Hayâyı; küçülten, kaybettiren ve karşısındakine haklılık sağlayan menfi bir haslet olarak küçümsüyor. Hâlbuki utanmak ortak insânî zemini göstererek herkes için kazanmayı seçmektir. İnsanlığın yüceliği, herkesi onları Yaratan’ın zaviyesinden görmektedir. Yaratılanı Yaratan’dan ötürü seven, yine Yaratan’dan ötürü yaratılandan hayâ eder. Sevmek nasıl bir ortak payda ise hayâ da ortak bir paydadır.

Bugün ar damarı çatlamış yüzsüzler hayâyı bir düşüklük olarak takdim etme çabasındalar. Hayâ insanlık ayarımızdır. Hepimizin başlangıç noktası ve asaletimizin şah duygusudur. Toplumdaki hayâ çizgisini korumak, ar damarını çatlatmamak önceliğimizdir. Hayâmızın sınırı fıtratımızın ve dinimizin sınırıdır. Kapak konumuz bu hassasiyeti ifade ediyor ve hayâmızın, hayâ sınırlarını muhafaza noktasında doğru kullanılmasına dikkat çekiyor. Hayâmızı korumak vazifemizdir ama yine hayâmız ne hakkı söylememize ne de hakkımızı aramamıza mâni değildir.

*

Yeni dönemde abonelerimize hediye edeceğimiz Kıssa Sohbetler isimli eserimizin dağıtımı başladı. Temsilcilerimizle yaptığımız senelik mutat buluşmamızda hem eserimizin tanıtımını yaptık hem de heyecan tazeledik. Çoğu başlangıcından bu yana bizimle yol yürüyen temsilcilerimizi bu sene zor bir dönemin beklediğini biliyoruz. Hepimizi etkileyen ağır ekonomik şartlarda ALTINOLUK için gece gündüz gayret etmeye devam eden dostlarımıza müteşekkiriz. Onlar da biz de biliyoruz ki zorlukla beraber kolaylık vardır, muhakkak zorlukla beraber kolaylık vardır. Herkes tazelenmiş bir heyecanla yapageldiğini yapmaya devam ederse, ihsan, inayet ve ikram muhakkak gelecektir. Bu hep böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Bilvesile yeni hicri senenizi ve aşure gününüzü tebrik eder, Alem-i İslam'a hayırlar getirmesini niyaz ederiz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle