İnsan Kalitesi Düştü, Güven Kayboldu

İslam, iki dünyanın selametidir. Ahiret selameti cennet ve cemâlullah, dünya selameti Müslümanların inşa ettiği güven toplumudur. İslam toplumu, güvenin ve refahın ayırım yapılmaksızın yaşandığı bir toplumdur, çünkü insanı açlıktan ve korkudan emin kılmak Kureyş Suresi’nde bahsi geçen temel iki haktır. Allah’a kulluk bu iki emniyetin temini ile mümkündür. Güvenlik ve refahı temin edemeyen hiçbir nizam kalıcı olmamıştır.

İslam toplumu, boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını almayı gözünün kestiği bir eman toplumudur. Atalar aman diyene kılıç kalkmaz, demişler. Aman, eman demektir. Eman, güvendir. Eman, imanın zaruri bir neticesidir. Müslüman, insanların kendisine güven duyduğu, elinden ve dilinden emin olduğu insandır. Güven duygusu yoksa iman da İslam da yara almıştır.

Güven duygusu, sosyal dokunun lifidir. İnsanların birbirlerine güven duymadıkları bir toplumun dokusu çürümeye yüz tutmuştur. Bugün bir sosyal erozyon yaşıyoruz. Ne kurumlara ne insanlara güven duyamaz hale geldik. Herkesin birbirinin kurdu olduğu, sosyal dokusu yara almış, ortak yaşamanın anlamını kaybetmiş bir toplum, artık toplum değil güruhtur; biz maalesef buna dönüşmek üzereyiz.

Güven yoksa ne toplum ne kurum ne de insan vardır. Toplum, kurum ve insan güven hissi ile var olur ve yaşar. Bugün yaşadığımız güven kaybının sebebini insan kalitemizin düşmesinde aramak gerekir. Birbirimize güvenmez insanlar haline gelmemiz, kardeşimizden şüphe etmemiz kendi eminliğimizin sarsılmasındandır. Kendisi güvenilir olmayanın başkasından güven beklemesi abestir.

Peygamberimizin en mühim vasfı “el-emin” olmasıydı. Hz. Sıddık gibi bir sadakat ve dirayet, Hz. Faruk gibi bir adalet ve istikamet kahramanını inşa eden en büyük amil o En Güzel İnsan’a duyulan sonsuz güvendi. Bugün böyle şahsiyetler nadirattansa bunun bir iman zaafı olduğunu söylemek çok büyük bir iddia mıdır? Mü’min en büyük güvene sahip insandır, çünkü o gayba iman etmiştir. Gayba iman edecek kadar güveni büyük olanların başkasına güven vermemesi düşünülemez.

Güven kaybı insanın kaybıdır. Bir kayıp burcuna girdik, Rabbimize ilticadan başka çaremiz yok. Kardeşleri Bünyamin'i babaları Yakup'tan istediklerinde o acılı peygamber evladı ile arasında bir güven ilişkisi kalmadığını ifade sadedinde şöyle buyurmuştu: “Daha önce kardeşi Yusuf’u size güvenip nasıl emanet ettiysem, şimdi onu da aynı şekilde size emanet edeyim, öyle mi! Şunu bilin ki, ben onu size değil, Allah’a emanet ediyorum. Çünkü Allah, koruyup gözetenlerin en hayırlısı ve merhamet edenlerin en yücesidir!” (Yusuf, 64)

En hakiki güvenilir, el-Mü’min olan Allah’tır. O’na güvenen hiçbir zaman dara düşmemiş, O’ndan başkasına güvenen ise hep yarı yolda kalmıştır. Toplumdaki güven problemi, Allah’tan başkasına bel bağladığı için bir müddet sonra güvensizlikle imtihan edilenlerin problemidir. Allah’a güvenen, başkalarından bir beklenti içine girmeyendir. Bu beklentisizlik onu zamanla bir güven kaynağına dönüştürecektir.

*

Abonelerimize hediye ettiğimiz “Kur’ân-ı Kerimden Hayatımıza Ölçüler” kitabımız yerlerine ulaşmaya devam ediyor. Bu sene siz okuyucularımızla birlikte Kur’an sofrasından nasibimizi artırmaya niyet ettik. Abone olarak ve abone yaparak bu bereketli sofrayı daha da bereketlendiriniz. Gelecek sayımızda görüşmek ümidiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle