Sene bin dörtyüz elliüç:
Bir fetih ki zorlu ve güç.
Bu güzel müjdeli belde
Denendi daha evvelde...
Fetih nasip değil imiş
Fetih, Fatih'i beklermiş!
Çiçeği burnunda bir can:
Fatih, ondokuzluk civan!
Ve o, bakmadan yaşına
Geçti ordunun başına.
Çaldı mehter; coştu nefer
Nidalarla inledi yer!
Dilerse eğer Yaratan
Gemiler yürür karadan!
Yürüdü dağlarca gemi
Sevinç sardı yüreğimi.
Manevi destekli harbe
Karşıda yatan Sahabe.
Coşturdu dağ yiğitleri
Eyyub Sultan Hazretleri!
Rasul-ü göreni görmek:
Saadet bu yolda ölmek!
Gözyaşıyla ıslak secde,
Kaptırmış kendini vecde!
Kutlu Koca Akşemseddin,
Fethi sırra ilk sen erdin.
Rabb'im ne büyük imtihan,
Doğru cevap: ihlas ve can!
Köprü kurulmuş Sırat'a
Sultan Han binmiş kırata.
Gökten boşalan ateşti,
O gün cehenneme eşti!
Elde mızrak, sırtta hançer
Kan kokuyor kan; herbir yer!
Atılan top mermileri,
Paramparça kimileri!..
Kol, bacak, kırık; baş kesik!
Gövde ekiz; vücut eksik!..
Bir yiğit çıktı hisara
Sırtında binlerce yara!
Sancak açıp dimdik durdu:
Cennetin yolunu sordu!
Bayraklaştı Ulubatlı
Şehit şimdi çift kanatlı!
Bitti artık kaygı, tasa:
İstanbul mezar Bizans'a!
Gerçekleşti büyük fetih,
Topkapıdan girdi Fatih!
Fahri kainat müjdesi
İstanbul, İslâm beldesi...
YORUMLAR