GÜNAHLARDAN ALIKOYAN NAMAZ
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri Kur’an-ı Kerim’de buyurur: “Namaz insanı dinin yasak ettiklerinden alıkor.” (Ankebut Sûresi / 45)
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri Kur’an-ı Kerim’de buyurur: “Namaz insanı dinin yasak ettiklerinden alıkor.” (Ankebut Sûresi / 45)
- Fahri Kâinat (s.a) Efendimizin hayatı, nezâheti belli. Büyükler de onu, mümkün olduğu kadar kendilerinde tatbik etmeye gayret etmişler. Müslümanlar zeki olacak; anlayışlı, nâzik, kibar olacak. Tabii nezâket çok mühimdir. Efendim benim imanım var, t
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz buyurmuşlardır ki: “Allah’ın öyle kulları vardır ki, kendileri enbiyâ ve şühedâdan olmadıkları hâlde kıyâmet gününde, nebiler ve şehidler onların Allah indindeki şereflerini gördüklerinde gıpta eder
Ebû Hureyre (r.a.) Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: – Her gün iki melekden biri “Dağıtan kimseye yenisini ver” diğeri de “malına bekçilik edenin malını telef et” diye dua eder.” (Müslim, Zekât) Ebû Hureyre (r.a.)’ın rivayet
İbrâhim Hakkı Erzurûmî -kuddise sirruh- hazretleri buyurur ki: Ârifin, mevlâsı ile arası iyi olduğu için halk ile de arası iyidir. Ârif cismini ve canını mevlâsına adamış, herşeyini ona verip kendisi aradan çıkmıştır. Bu sûretle Allah’a yakınlık mer
Rasûl-i Ekrem (s.a.s) buyurur: Kul, Allah Teâlâya itaat ettiği zaman Allah ona mârifetullahı bahşeder. Tâatı terkedince, daha önce vermiş bulunduğu bu mârifetullahı geri almaz. Bilakis kıyamet gününde, aleyhinde bir delil olarak kullanmak üzere kalb
Bir insan vaktini değerlendirmek için ne icab ediyorsa, kendi kabiliyetine bakacak evvela, -tabii bu da irfan işi- ona göre hayatını ayarlayacak. Sıhhati zayıfsa, yine zayıf sıhhatiyle kendi yolunda yürümeye gayret edecek. Kimisinin fazla ibadete kab
İslâm dîni cemiyet nizâmını mânevî ve maddî olmak üzere iki temel üzerine kurmuştur. Müslümanın namazı, evrâd ve ezkârı cemiyetin mânevî hayatını tanzim ederken, Müslüman olan zenginlerin verdikleri zekât ve malî ibadet de maddî nizamı tesis etmekte
Allah yolunda olanların yaşadığı yerler, vefatlarından sonra bile tesir ediyor. Özbekistan’da meselâ, Buhara’da hâlâ o mânevî iklim hissediliyor. Halk ciddi, en ufak hafif hareket yok. Ruslara bile tesir etmiş. Biz beş sene evvel gittiğimizde çok iyi
Müslümanın her hâli müslümanca olmalı. Tabiî bu da bir san’at. Zamana göre de değişir. Yani idare edeceğim derken, taviz yoluna fazla gitmek hatalı. Muvafık değil. Daha doğrusu izin yok. Müslüman samimi olacak. Kendini sevdirme kabiliyeti olacak. Sam