Delikanlılığın Alfabesi: İbrahim (as)
"Böyle gelmiş, böyle gider...” diyenler, olayların sıcacık koynunda akıllarını uykuya yatırırlar. “Desinler” diye yaşayanlar, yaban gözlerin yılışık ve anonim beğenilerine zincirler biricik varlıklarını.
"Böyle gelmiş, böyle gider...” diyenler, olayların sıcacık koynunda akıllarını uykuya yatırırlar. “Desinler” diye yaşayanlar, yaban gözlerin yılışık ve anonim beğenilerine zincirler biricik varlıklarını.
Gönüller Sultânı Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’e talebe olmuş yıldızları anlamak ve onları sevmek bir yolculuğa benzer. Bu yolculukta öyle müstesna şahsiyetler tanırsınız ki onların taşıdıkları irfan, marifet ve hikmet bugüne de ışık tutar.
Bazen inandırmak için çok emek verirsin; fakat anlatamazsın. Bazen de hiç ummadıklarını Allah, bir rüyâ ile mutmain edip sana sevk eder, şaşarsın.
Sırat-ı müstakîm üzere olmak “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabını işitmek, bu çağrıya icabet edip, tüm yaşantımız ile “Evet” cevabını vermeye çalışmaktır.
Önceki yazımızda imanımızı koruma gereği ve inançla ilgili olarak gayba ve gaybı ancak Allah Teala’nın bildiğine inanma konusu üzerinde bazı tespitlerde bulunmuştuk. Bu defa söylem ağırlıklı koruma yolları üzerinde kısa değerlendirmeler yapmak istiyo
Bu yazımızda da, ağlamanın, hadisler bazında, ortaya çıkan anlam açılımlarını görmeye çalışacağız.
İnsanın kalitesi, ilişkilerindeki kaliteyle ölçülür. İletişim uzmanlarının da ifade ettiği gibi “İnsan, ilişkileri içinde sürekli yeniden tanımlanan bir varlıktır”1. Her bir ilişki tarzının, size kattığı ya da sizden eksilttiği bir değer vardır.
İnsan; düşünen varlık, konuşan canlı şeklinde tarif edilir. Fakat insanı, sorumlu varlık olarak tanımlamak daha kapsamlı bir tanım olsa gerek.
Yukarıya iki sarsıcı söz aldım. Hangisi yaşansa dünyada ıstırap, acı diye bir şey kalmaz. Ama yaşansa...
Sıra ancak geldi, yazılarımızın serlevhası olan “bir nefes sıhhatin öyküsüne” …