Mesnevi Aşığı Bir Gönül İnsanı Şefik Can
Kalp mütmainliği, gönül ferahlığı ve her dem hayret makamında yaşayanlar böyledir. Sakin ve duru. Dünya ile hesaplaşmasını tamamlamış. Meselelerini halletmiş. Arayışı büyük ölçüde bitmiş...
Kalp mütmainliği, gönül ferahlığı ve her dem hayret makamında yaşayanlar böyledir. Sakin ve duru. Dünya ile hesaplaşmasını tamamlamış. Meselelerini halletmiş. Arayışı büyük ölçüde bitmiş...
Bir başkasının hüznünü, kederini, mahrûmiyetini düşünmeden gülmek, sevinmek ne kadar düşüncesizce ve bencilceyse, başkalarının kendi hüznü, kendi kederi ve kendi mahrumiyeti sebebiyle, sürekli üzgün, mahzun ve mutsuz olmasını veya öyle görünmesini be
Bu yazıyı kaleme almamla ilgili illiyet faktörü, başımdan geçen bir hatıraya dayanır.
Bazı işler vardır ki onları yapabilmek için birkaç faktörün bir araya getirilmesi lazımdır ama zor olan da budur. Özellikle de; sadra şifa olacak, uzun dönemde etkisini gösteren, manevi tatmini ve getirisi hemen görülmeyecek bir takım hayır işlerinde
24 Ekim 1920’de Bursa’da dünyaya gelen Hacı babamız 1879 yılında Üsküp’ten Türkiye’ye göç etmiş bir ailenin tek çocuğudur. Annesi Rabia Hanım Osmanlı terbiyesi ile yetişmiş bir hanımefendidir.
Hayatı anlamlı kılan, ahiretin varlığıdır. Ebedî hayat olmasaydı bu fani hayatın da bir kıymeti olmazdı. Dünya tarlasında ekilip biçilen mahsullerin değerlendirileceği, fiyatlandırılıp karşılık bulacağı bir pazar olmasaydı emekler boşa gider, hayra,
Nübüvvetin son halkası, âlemlere rahmet olarak gönderilen Habibi Edibi Zi-Şan Efendimiz(sav)’ in getirdiği şeriat, zaman ötesi, kıyamete kadar geçerli olacak ve tüm insanları Allah’a ulaştıracak tek doğru yol olan sırat-ı müstakîm’dir.
Samimiyet sadece iki kişi arasındaki arkadaşlığın derinliğini ve sıcaklığını ifade eden bir kelime değildir. Aynı zamanda karşılaştığı, arkadaşlık ve komşuluk ettiği herkese karşı iyi duygular besleyip ve onların hayrını murâd etme anlamına gelmekted
Allah Teâlâya binlerce hamd ve senâlar olsun ki, bizleri Müslüman bir memlekette Müslüman bir ailede dünyaya getirmiş. Doğduğumuzda kulağımıza ism-i celâl fısıldanmış. Bizler iki cihan saadetinin ilk şartı olan iman ve İslâm ortamında kendimizi bulmu