GÖNÜL BAHÇESİNDEN

Hakka ve Hayra Davet (I)

Akıl, idrak ve iz’an gibi fıtrî sermâyeleri ifsâd edilmemiş her insan, içinde yaşadığı hayat ve kâinâtı gönül gözü ile seyrettiğinde, onun boş, gâyesiz ve hikmetsiz yaratılmadığını kavramakta güçlük çekmez. Derin hikmetler ve ciddî gâyeler ile yaratı...


Hakka ve Hayra Davet II

Allâh’ın kitâbını ve Rasûlullâh’ın sünnetini hayatımıza tatbik edebilmek için, hakkı tebliğ ve halka hizmet vazîfesinin gönlümüzde bir sevdâ hâline gelmesi zarûrîdir. Zîrâ bir müminin hayatı, hizmet ve tebliğ hayatı olmalıdır. Hiç şüphesiz, gerçek b...


Kur'an ve Tefekkür

Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî sıfatlarının bu âlemde kâmil mânâda üç tecellî mekânı vardır: İnsan, Kur’ân ve kâinât... İnsan, bütün esmâ tecellîlerinden nasîb almış bir varlık olarak âlemin özünü teşkîl etmiştir. Aynı esmâ tecellîlerinin kelâm h...


Kur’ân ve Tefekkür -2-

İnsanoğlu; diğer mahlûkat gibi et ve kemikten ibâret bir vücud olmaktan ziyâde, bir îcad bedîası yâni sanat hârikasıdır ki, Rabbe vuslat istîdâdını Cenâb-ı Hak, ona nasîb etmiştir. Yaratılışındaki şeref ve haysiyeti koruyarak kemâle eren bir insan; i...


Kur'an ve Tefekkür -3-

İnsanı kullukla mükellef kılan Cenâb-ı Hak, gökte ve yerde ne varsa hepsini ona âmâde kılmış1 ve bu kulluğu bir duygu derinliği ile yaşayabilmesi için insanı tefekkür istîdâdı gibi kalbî hassâsiyetler ile tezyîn etmiştir. Yine insanın îmânda kemâle e...


Ramazân–ı Şerif

Ramazan ayı, oruç ibâdetiyle birlikte, namaz, sadaka ve nefis mücâdelesi yoluyla güzel ahlâka nâil olabilmek için müstesnâ bir kazanç mevsimidir. Feyiz ve bereket dolu bir Kur’ân hayâtı yaşatması ile de, ayrı bir kıymeti hâizdir. Ramazan ayı, f...


Hazret–i Mevlânâ’nın Gönül Sadâsı

İnsanlar vardır; daha yaşarken mâzi olmuşlardır. İnsanlar vardır; asırlar önce yaşamış olmalarına rağmen, gönüllere hayat bahşeden nefesleri bugün bile dipdiridir. Yâni onlar, üzerlerinden yüzyıllar geçse bile mâzi olmayanlardır. Onlar, bütün varlıkl...


Hacc-ı Mebrur

Hazret-i Âdem ve Havvâ -aleyhimesselâm- ile başlayan insanlık âilesi, dînî huzur ve saâdet iklîminde yaşamak üzere; bugün Mekke’deki Kâbe’nin yerini ilk ibâdethâne edinmişlerdir. Âdemoğulları değişen hayâtî ve ictimâî sebeplerle muhtelif ...


İhsân ve Murâkabe

Tasavvuf; kulun her zaman ve mekânda Cenâb-ı Hakk’ın mânevî huzûrunda bulunmakta olduğu şuurunu hatırında ve gönlünde dâimâ canlı ve zinde tutmasıdır. Çünkü ancak bu şuur içinde olan has kullar, ibâdet, muâmelât, hissiyât velhâsıl bir ömrü kuşa...


Riyâsette Emânet ve Mes’ûliyet Şuuru

Allâh Teâlâ, kâinâtı ve içindekileri insana emânet olarak âmâde kılmış ve bunların tasarrufu husûsunda onu mes’ul tutmuştur. Servet, evlâd, sıhhat, makâm, mevkî gibi bütün nîmetler insana tevdî edilmiş em...