GÖNÜL BAHÇESİNDEN

TASAVVUF; KUR’ÂN ve SÜNNET’LE KEMÂLE ERMEKTİR (1)

İslâm’ın hedeflediği “kâmil bir insan” olabilmek için, dînî hayatı; madde ve mânâ bütünlüğü, zâhir ve bâtın derinliği, akıl ve kalp âhengi, şekil ve ruh beraberliği içinde kavrayıp yaşamak îcâb eder. Gerçek tasavvuf, İslâm’ın zâhirine ilâveten, bâtın...


TASAVVUF; KUR’ÂN ve SÜNNET’LE KEMÂLE ERMEKTİR (2)

TASAVVUF;NEFSÂNÎ İHTİRASLARI BERTARAF ETMEKTİR Cenâb-ı Hak ehemmiyetine binâen, Kur’ân-ı Kerîm’de arka arkaya tam yedi kez yemin ettikten sonra beyân eder ki: “Nefsini kötülüklerden arındıran (maddî ve mânevî kirlerden temizleyen) mutlakâ kurtuluşa e...


TASAVVUF;KUR’ÂN ve SÜNNET’LE KEMÂLE ERMEKTİR (3)

MUHABBETİ TAŞKINLIĞA VARDIRMAMAK… Tasavvufta mânevî ilerlemenin asıl sermayesi muhabbet, onun tezâhürü ise âdâba riâyettir. Mürşid-i kâmillerle kalbî irtibâtın, yani râbıtanın asıl sermâyesi de muhabbettir. Fakat her hususta olduğu gibi, muhabbette d...


TASAVVUF;KUR’ÂN ve SÜNNET’LE KEMÂLE ERMEKTİR (4)

Cenâb-ı Hak biz kullarını, meccânen (hiçbir bedel ödemediğimiz hâlde) “ahsen-i takvîm”, yani en güzel kıvamda ve İslâm fıtratı üzere yarattı. Fakat bizleri imtihan etmek için; “takvâ”ya da “fücûr”a da, yani hayra da şerre de, sevâba da günaha da meyl...


Hayırlı Ümmet

Âyet-i kerîmelerde buyrulur: نْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِ...