Hâce Musa Topbaş Üstâdımızın muhatabına hem mesuliyet yükleyen hem de sürura sevk eden iltifatlarından birisi de “mücâhid” ifadesiydi. Şahısla ifadenin yan yana gelmesinden anlardınız ki mücâhitlik dünyada erişilebilecek en güzel ve özel makamlardan birisidir. Yine bu ifadeden hissederdiniz ki iltifata layık olabilmenin ve dolayısıyla o makamda kalabilmenin yolu nefsi dizginlemekten ve hizmette gayretten geçer.
Mücâhidlik Kur’ânımızda “malları ve canlarıyla Allah yolunda cihâd edenler” şeklinde anlatılan özel bir makamdır. Sadece Allah ve Peygamber düşmanları ile mücadeleyi değil, “Hakiki mücâhid nefsiyle cihâd edendir” hadisi fehvasınca içte nefis, dışta şeytan ve dostları ile mücadeleyi de muhtevidir. Mücâhid, Hak yolunda cihâd ettiği müddetçe Allah’ın yollarına hidayet edilme vaadi almıştır. O yüzden mücâhidin yardımcısı Allah, sığınağı Allah, sevinci Allah, umudu Allah’tır. O pâyeye erişen birisini bu dünyada cihâttan başka hiçbir uğraş tatmin edemez.
Çağımız, cihâd ve mücâhid kelimelerine itibar suikastı yapmış talihsiz bir çağdır. Âlemlerin yüzü suyu hürmetine durduğu kavramların içinin boşaltılması insan ve fıtrat düşmanlarının tertibidir. Bize ebedî hayatı kazandıracak kavramları kendi aramızda bile kullanamaz hale gelmek şeytan ve avenesinin oyuncağı durumuna düşmektir. Kelime ve mefhumlarımızı diriltici hayat projeleri olarak yeniden dolaşıma sokmak zorundayız. Aksi takdirde başkalarının ithal ve çapsız kavramlarına mahkûm oluruz ki bu da iki dünya bedbahtlığı demektir.
Cihâd bir Kur’ân kavramıdır. Mücâhid, her iman edenin erişmek istediği bir hizmet, gayret ve muhabbet seviyesinde yaşayan bahtiyardır. O, İslam ile aramızdaki engelleri kaldırılması için gayret eder, bunu önce kendi nefsinde sonra yakın çevresinden başlayarak herkeste gerçekleştirmenin rüyasını görür. Kınayanın kınamasına aldırmaz, çünkü yüreğinde bir mahşer kaynar; bütün mazlum, mağdur ve gureba o yürektedir.
Elinizdeki sayımızda “Rasûlullah Efendimizin İzinde Kur’ân Mücâhidleri Olun” çağrısı yapıyoruz. Kur’ân mücâhidleri diyoruz, çünkü cihâd en sade ve net tarifiyle Kur’ân’a yönelik hizmete omuz vermektir. Onu okumak, okutmak, anlamak, anlatmak, okuyan ve anlatanlara destek vermek cihâdın en makbulüdür. Baş Mücâhid Sevgili Peygamberimiz de hayatı boyunca bunu yapmış, O’nun izinden gitmekle şereflenen Hak dostları da bununla yücelip dostluğa ermişlerdir. Dostluk kimin nasibidir bilinmez. Ama ne yapıp edip Müslüman olarak ölmek ve kurtuluşa ermek zorundaysak Kur’ân mücâhidleri olmak hepimizin ana gayesi olmalıdır.
Yeni dönemde yaptığımız değişiklikler büyük oranda beğeni gördü. Özellikle puntoların büyümesi hakkında okuyucularımızdan güzel geri dönüşler aldık. Ekonomik şartların getirdiği fiyat tespiti ve kâğıt tercihimizin anlayışla karşılandığını da görmüş olduk. Bize tespit, takdir ve tenkitlerini ileterek yanımızda olduklarını gösteren dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Yeni dönemde abone olan okuyucularımıza hediye edeceğimiz “Kıssa Sohbetler” isimli eserimiz baskıya girdi. Kısa zamanda sizlerle buluşacağını ümit ediyoruz.
Kurbiyet sırrına erme temennisiyle Kurban Bayramı’nızı tebrik ederiz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.
YORUMLAR