Müslümanın ilk gündemi Allah’ı razı etmek olmalıdır. Çünkü müslüman demek Allah’ın rızasını her şeyin önünde gören demektir. Müslümanın veya müminin Allah’ın rızasından sonraki gündemi Peygamber Efendimizi takip etmek yani emrettiği her şeyi kabul etmek yasakladığı her şeyden yüz çevirmek olmalıdır.
Müslümanın üçüncü gündemi ise İslam’ın galebesini gerçekleştirmek olmalıdır. Allah’tan yardım dileyerek ve Allah’a istiğfar ederek İslam’ı ve müslümanları güçlü kılacak adımlar atmalıdır.
Dördüncü gündemi ise Allah’ı ve peygamberi kabul eden, İslam’ı gönüllerinde ve hayatlarında yaşatmaya çalışan müslümanlara umut ve çare olmaya gayret etmek olmalıdır.
Peygamber Efendimizin vazifesi ve arzusu bizi Allah’a yöneltmek daha önemlisi bizi Allah’ın rahmetine, rızasına, bereketine ve affına ulaştırmaktır. Yani müslümanın en önemli gündemi veya ödevi Allah’ı razı etmek ve Allah’ın rahmetine ulaşmaktır. Müslüman Allah’ın rızası olmayan gündemlerle ve işlerle ilgilenemez.
Hayatımızın çoğunluğu İslam’dır. Bazıları hayatı, doğum ile ölüm arası olarak nitelendirse de bir müslüman için hayat “kalû belâ”dan ebedi yurt olan cennet veya cehenneme kadar olan kısımdır. Bir insanın ömründe yaratılma, yaşatılma, ölümle tanışma, mahşeri görme, cenneti veya cehennemi görme yani bütün hepsi vardır.
Hayatımızın sonsuz kısmı olan ahiret hayatı tamamen İslam nizamına göre tanzim edilmiştir. Hayatımızın tamamı ahiret hayatıdır diyebiliriz. Çünkü sonsuz olan bir sayıdan bilinen bir sayı çıkınca sonuç sonsuz çıkar. Sonsuz olan ahiret hayatımızdan ruhlar âlemindeki hayatımızı, ana rahmindeki hayatımızı, kabir ve mahşer yerindeki hayatımızın toplamını çıkarınca geriye sadece ahiret hayatı kalır.
Madem ki hayatımız sadece ahiret hayatıdır gündemimiz elbet ve elbet Allah’ın rızası olmalıdır. Bu hakikati şu ayetler ışığında anlatmak isterim siz değerli okuyucularıma:
“Allah’ın rızasını elde etmek için ve (Allah’ın emri olduğuna inanıp, ecrini Allah’tan bekledikleri) sabit bir inançla infak edenlerin misali, yüksekçe bir yerde (konumlanmış) ve sağanak yağmurun yağmasıyla ekinlerini iki kat vermiş bahçenin misali gibidir. (Yüksek konumu nedeniyle) ona yağmur değmese de (hafif hafif) çiseler. Allah, yaptıklarınızı görendir.”[1] De ki: “Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi?” Takva sahipleri için Rablerinin katında, altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Tertemiz eşler ve Allah’ın rızası da vardır. Allah, kullarını görendir”[2] “Hiç Allah’ın rızasına uyanla, Allah’ın gazabına uğrayan ve barınağı cehennem olan kimse bir olur mu? Ne kötü bir dönüş yeridir orası”[3] “Allah, mümin erkek ve kadınlara altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetleri ve Adn Cennetleri'ndeki güzel meskenleri vadetmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden daha büyüktür. Bu, kurtuluşun en büyüğüdür.”[4]
Ayetlerde cennetten bile öte olan Allah’ın rızasıdır. Peki dünya hayatı için Allah’ın rızasını terk etmek olur mu? Unutma! Allah’ın rızası cennetten daha güzel ve daha büyük bir değere sahip. Yani mümin Allah’ın rızasından uzak olan her şeyden ve herkesten uzaklaşmalıdır. En önemlisi nefsinden uzaklaşmalıdır. Yani Allah’ın rızasına aykırı her şeye muhalefet etmelidir. Yegane gündemi Allah’ın rızası olmalıdır.
Allah’ı bulan neyi kaybetmiş, Allah’ı kaybeden neyi kazanmış dostlar…
Ey Allah’ımız bize kendini razı etmeyi, Resulün Muhammed Mustafa sallahü aleyhi vesellem efendimizi razı etmeyi, O’nun yolunu yol tutmayı nasip eyle.
Ya Rabbi boş işlerle ve boş gündemlerle kendimizi, hayatımızı meşgul ettirme.
Ya Rabbi bize rıza lütfet. Bizlere acı, bizlere merhamet et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin!
[1] Bakara, 265
[2] Âl-i İmran, 15
[3] Âl-i İmran, 162
[4] Tevbe, 72
YORUMLAR