“Siz zalimlere meyletmeyin ki size ateş yapışmasın. Hâlbuki Allah’dan gayri sizin dostunuz yoktur. Binâenaleyh zâlimlere meylederseniz hiçbir kimse tarafından yardım olunmazsınız.” (Hûd,113)
Hadîs-i şerîfte: “Zulümden sakınınız. Çünkü o kalplerinizi harâb eder” buyurulmuştur ki kalp harâb olunca sâir âzâ da harâb olur.
Âyet-i celîlede, zalimlere yaklaşmak ve herhangi bir hususta onlara destek olmak nehyolunmuştur. İki yüzlülükle onlara methiyelerde bulunmak, sözlerine ve amellerine rıza göstermek, onlarla musahabette, muaşerette bulunmayı arzu etmek, onların fani varlıklarından gözlerini çekememek, nail oldukları denî dünyalıklarından dolayı onlara gıbta etmek, onlara tazimle eğilmek, kalemlerini açıp hokkalarını hazırlamak da olsa yardımcı olmak, kalem ve kâğıt vermek, arkalarında yürümek, onların ziynetleriyle ziynetlenmek, hareketlerini benimsemek, giyindikleri gibi giyinmek, onlara benzemeye çalışmak zalimlere destek olmak mefhumu içine dâhildir.
Hadis-i şerifte: Âlimler, sultanların arasına karışmadıkları müddetçe Allah’ın kulları üzerine peygamberlerin emirleridirler.” buyurulmuştur. Eğer buna riayet etmezlerse onlardan sakının ve onlardan uzak durun. Eğer bunu anladıysan onları görmeyeceğin bir yerde onlardan uzak dur. Onlar da seni görmesinler. Yoksa başka türlü selâmet yoktur. İşlerini araştırma. Yakınlarına yakın durma. Onların sadece amele ve hizmetçilerine değil, herhangi hizmeti hususunda yardımcı olan kim olursa olsun ondan da uzak dur. Onlardan ayrı olduğun için elde edemediğin yahut elinden kaçırdığın bir imkâna esef etme.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in şu hadisini sık sık hatırla:
“Kur’ân okuyan, dini bilgisi (fıkıh malumatı) bulunan bir kimse bir zalime yaranmak için ve onun elindekine tamahından dolayı onun kapısına giderse aynen onun hatalarına müşterek olur ve onunla beraber cehennem ateşine gider.”
Bu hadis-i şerif, üzerinde durduğumuz bu âyetle aynı manadadır.
Rivâyet olunduğuna göre Cenâb-ı Hak, Yûşa bin Nûh -aleyhisselâm-’a vahyedip şöyle buyurdu:
– “Ben kavminin hayırlılarından kırk bin kişiyi, şerlilerinden de altmış bin kişiyi helak edeceğim.” Yûşâ - aleyhisselâm-:
– “Ya Rabbi hayırlıların suçu nedir?” dediğinde:
– “Onlar benim gazap ettiklerime gazap etmediler, onlarla beraber yediler, onlarla beraber içtiler.”
Böylece tebeyyün etmiş olur ki, Allah’ın gazap ettiklerine buğzetmemek, memleket içinde ve bütün yeryüzünde fesâdı artırır. Bu da sultanların fesâdındandır.
Sultanların fesâdının sebebi de evvelâ ulemânın fesâdından, yani bozulmasındandır. Eğer kötü âlimler olmasaydı devlet büyüklerinin fesadı azalırdı. Bir de her asırda ulemâ hak üzerinde ittifak etseler, zulmün men’ine hep beraber çalışsalar ve bütün güç ve gayretlerini sevk ederek dinin ve ahlakın öğretilmesine çalışsalar, melikler fesada cür’et edemezler, fırsat bulamazlar ve aralarında zulüm diye bir şey kalmaz, baştan halledilmiş olur.
Mahmud Sâmî Ramazanoğlu-Yûnus ve Hûd Sûreleri Tefsîri, s.180- Erkam Yayınları
YORUMLAR