Ahlâkî değerlerin mutlak bir varlığa dayanmaksızın sırf insanın zihinsel ve duygusal ürünü olarak görmek ahlâkî faziletleri anlamsızlaştırır. Böylece adalet, zülüm, doğruluk, yalancılık gibi kavramların anlamları kişilere ve bağlı oldukları toplumlara göre değişir. Bu ise ahlâkî kuralların değişmez ve genel olmaları ilkesine terstir. Tevrat’ta, İncil’de, Kur’an-ı Kerim’de işaret edilen on emir ve diğer kurallar insanlığın ortak değerleridir. Bu kuralları belirleyen akıl değil vahiydir.
Allah’a iman, hayatla ilgisi olmayan soyut bir kavram ve inanış değildir. Kur’an-ı Kerim’de kırk altı yerde imanla, onun davranışlarla ifade edilen tezahürü olan amel birlikte ifade edilmişt...
Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!
YORUMLAR