Muammer Tan Hocamız Vefat Etti

Azrail aleyhisselam dokunduğu anda “Allah” diyerek gidebilmek çok, çok önemlidir. Son nefesi “Allah, Allah” diyerek verebilmek en büyük kazançlardan birisidir. Peygamber Efendimiz “Son nefesinde “Lâ ilâhe illallah” diyerek ölen kişi cennetliktir” buyurmaktadır.

Son Nefesi “Allah, Allah” Diyerek Verebilmek

Evet kimse ölmek istemiyor ama eninde sonunda karşımıza çıkacak olan vakıa budur.

28 Ocak 2024 tarihinde Rabbimizin şefkatli kucağına tevdi ettiğimiz Muhterem Pederim Muammer Tan hoca efendi ile ilgili olarak Altınoluk Dergisi’nden yazı talebi geldiğinde kapak konusunun ne olduğunu sordum. Arkadaşlarım kapak konusunun “Öldükten sonra seni kim nasıl anar?” olduğunu söylediklerinde rahmetle anmanın tevafuku anca bu kadar olur diye düşündüm.

Öldükten sonra seni rahmetle, takdirle ve minnetle anıyoruz muhterem babacığım.

Cenaze merasimi ve daha sonraki taziye ziyaretlerinde şu düşüncelerle hemhâl oldum;

Allah’ın dinine ihlasla hizmet etmeye çalıştığınızda kalplerin sahibi olan Allah sizi insanlara sevdiriyor.

Eğitimci olmanız insanlara dokunmanızı sağlıyor. Bu eğitimciliği fedakârca, zamanınızdan vererek hatta ailenizle birlikte yaparsanız ilgilendiğiniz gençlerde hayatları boyunca devam edecek derin izler bırakıyor, karakterler oluşturuyorsunuz.

Zengin olmadan da çok büyük hayırlar yapabiliyor, müesseseler inşa edebiliyorsunuz. Arkanızda camiler, okullar, dergâhlar bırakabiliyorsunuz.  Hizmetinize bereketler ihsan ediliyor.

Tanımayanlar için kısa bir tercüme-i hâl aktarayım;

Babam 1937 Konya doğumlu. Konya İmam Hatip Lisesi’nin ve Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nün ilk mezunlarından olduktan sonra öğretmenliği Karaman’da başlar. Üç arkadaş Karaman’a İmam Hatip Lisesi’ni yaptırırlar. Daha sonra Konya İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenliğe ve manevi hizmetlerine devam eder.

1992 yılında komünist dönem sonrası Azerbaycan halkına Kur’an-ı Kerim ile ilk tanışma hizmetinde bulunur. Sonra Bulgaristan’da üç yıl Rusçuk İmam Hatip Lisesi’ni idare eder ve hocalık yapar. Hatta şu andaki Rusçuk müftüsü o dönemin talebesidir. Sonra 11 yıl Almanya ve Fransa’da farklı şehirlerde yine Kur’an ve maneviyat hizmetinde bulunur.

72 yaşında Konya’ya döndükten sonra 16 yaşında Konya İmam Hatip lisesindeki hocası olan Hacıveyiszade Hazretleri’ne hafız olmak için verdiği sözünü yerine getirmek üzere hafızlığa başlar ve 75 yaşında hafızlığını tamamlar. Hizmet şuurunda hiçbir değişiklik olmadığı için vefat ettiği haftaya kadar iki kişinin kolunda gittiği sohbetlerine devam etmeyi bırakmamıştı.

Altı yıl kadar önce babamla Altınoluk dergisinde üç sayı devam eden mülakatım yayınlanmıştı. Bu mülakat aynı zamanda Allah’ı Hatırlatanlar kitabımın üçüncü cildinde son mülakat olarak yerini aldı. Orada mülakata başlarken babamı şöyle takdim etmiştim.

“Bu mülâkat, muhterem pederim Muammer Tan ile. Kendimi bildim bileli onda gördüğüm en öncelikli husus, takva üzere bir hayat yaşayabilme titizliği olmuştu. Bu konudaki tavizsizliği ve gayreti onu azimet ile amel eder hale getirmişti.

Adanmışlığı kuvvetli, ısrarlı bir davetçiydi. Bütün hayatını manevi yola vakfetmekle geçirmiş teslimiyet ehli bir dervişti. Yaşadığı imtihanlar onun teslimiyetini hiç sarsmadı. Zorluklar onu yıldırmadı, hatta hep üzerine giderek çözdü.

Kur’an’a ömrü boyunca ihlasla hizmet etti. Şu anda dini hizmetlerde olan birçok insanın üzerinde emeği oldu.

İctimâî yönü kuvvetliydi ve devamlı etrafına yardımcı olmaya odaklanmıştı.

Paraya da mevkiye de hiç ehemmiyet vermemiş, elinin tersiyle itmişti.

Bana örnek olduğu en önemli husus ise hangi şartta olursa olsun “doğruluk”tan ayrılmaması olmuştur. Bazen bu kadar doğruluğu kendisinin aleyhine neticelenmiş, ama o hiçbir zaman yine doğruluktan vazgeçmemiştir.

Bizler onun nasıl bir hayat yaşadığının şahitleriyiz. İmanı kuvvetli, hayatı salih ameller ile bezeli kavî bir mü’mindir. Evladı olmakla iftihar ettiğim muhterem babama hayırlı hizmet ömürleri temenni ediyorum.”

Rahmetli için sadakayı câriye olması kabilinden bu mülakattan kısa birkaç bölüm aktarmak isterim;

…“Tasavvuf, dini derunî yönleriyle hayatın bütün alanlarında yaşamaktır. O yüzden tasavvufa ihlastır, istikamettir, rıza ve teslimiyettir, cihattır, güzel ahlaktır, muhabbettir, şefkattir, merhamettir, hizmettir de diyebilirsiniz. Hasılı kelam tasavvuf, Allah’a güzel bir kul olabilme yoludur, sanatıdır.

Tasavvuf aslında bir hal eğitimi olduğu için onu kelimelerle anlatmak tam ifade edemeyecektir. Anlattıklarımızı bu hali yaşayan insanlar ancak hakkıyla anlayabileceklerdir.

Elbette bu anlattıklarımız şer’i ölçülerden zerre kadar ayrılmayan gerçek tasavvuf anlayışıdır. Bir de bunun taklitçileri hatta istismarcıları vardır ki onlardan da aslandan kaçar gibi kaçılmalıdır. Günümüzde maalesef Türkiye’de ve İslam dünyasında çok kötü örneklerle karşılaşmaktayız.

İnanç mevzuu insanların yumuşak karnıdır. İstismarcının elinde bazen eğitimli insanlar bile oyuncak olmaktadırlar. Malları, bedenleri, aileleri, şeref ve haysiyetleri istismar edilebilmektedir. Hatta imanları bile elden gidebilmektedir. Bu konuda çok uyanık olunmalıdır. Böyle yapıların İslâmî ölçülere ne kadar uyduğu devamlı kontrol edilmelidir. İyi araştırılmalı ve bilenlere sorarak karar verilmelidir.

Bizlere, Diyanet İşleri Başkanlığı’na hatta devlete düşen vazife böyle yapılarla mücadele edip onları engellemektir. Günümüzde olduğu gibi bu yapılar büyüyüp, palazlandıktan sonra müdahale etmek yerine daha gelişme safhasında iken ortadan kaldırılmalıdır

Çünkü böyle örnekler tasavvuf düşmanları ve İslam düşmanlarının eline koz vermekte bunu İslam aleyhine kullanmaktadırlar. Ayrıca bu şekilde istismar edilen her insana yazık olmaktadır.”…

…“Y. S. TAN: Son nefese hazırlık nasıl yapılmalıdır?

  1. TAN: Aslında hayatımızın da tasavvufun da bütün gayesini bu soruyla sormuş oldun.

Azrail aleyhisselam dokunduğu anda “Allah” diyerek gidebilmek çok, çok önemlidir. Son nefesi “Allah, Allah” diyerek verebilmek en büyük kazançlardan birisidir. Peygamber Efendimiz “Son nefesinde “Lâ ilâhe illallah” diyerek ölen kişi cennetliktir” buyurmaktadır.

Evet kimse ölmek istemiyor ama eninde sonunda karşımıza çıkacak olan vakıa budur. Bunu Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Cuma Suresi 8. ayette şöyle ifade ediyor. “De ki: sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görünmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz de bütün yaptıklarınızı haber verecektir.”

Allah Teâlâ ölümün geleceğini bildirdikten sonra ayrıca Âli İmran Suresi 102. ayette de nasıl ölmemiz gerektiğini bize şöyle söylüyor: “Ey iman edenler. Allah’a karşı, O’nun büyüklüğüne yaraşır şekilde takva sahibi olun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.”

Son söz olarak şu duygularımı da ifade etmek isterim. Babam yıkanırken baktım ki ruh gidince vücut sadece bir kovana dönüyormuş. Demek ki bizim asıl unsurumuz ruh ve yatırımın çoğunu ona yapmamız gerekiyor. Ölüm bir akşam vakti gelip çattığında ertesi akşam olmadan toprağın altına giriveriyorsunuz.

Rabbimden babama rahmetler sevenlerine ve okuyucularımıza hayırlı ölümler temenni ediyorum.

Ruhu için bir Fatiha.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle