Biricik Hakîkatin Mâkesi

Sahi, ben aslında kimin bir tanesi idim? Yoksa sedef içindeki inci tânesi miydim? Neydim ki ben; bir toz zerresi kadar bile değildim! Kimdi, bana kıymet veren? Yüzlercesi içinden beni seçen? Pek çoktu olgunlaşan eşlerim, ama işte telef olup gitmişlerdi. Hikmetli bir “Ol/Öl!” emrine âmâde olmuşlar, varlık sahnesinden sessizce çekilmişlerdi. Acaba hangi kabre defnedilmişlerdi?

Toprak, su, hava, ateş... Karışık nutfe, donuk bir kan pıhtısı, bir çiğnem et... İlk âlemde takdir edilen ömrümü tamamladıktan sonra, sayamayacağım kadar çok duraktan süzülüp aktarılarak büy...

Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!

Abone olmak için tıklayınız Giriş yapmak için tıklayınız

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle