Fenânın Ardındaki Sır

Ölümüne emaneti taşıyanın ömrü, buraya kadardı. Vazifesini tamamlamanın huzuru ile varlık sahnesinden çekildi. Biliyordu; öleceğini bile bile buraya kadar gelişin hikmeti, sedef içinde saklanan incinin hayatına sebep olmaktı. Biliyordu; ölmek yok olmak değil, en mühim başlangıca temel olmaktı. Biliyordu; burası onun asıl evi, vatanıydı. Biliyordu; gurbetin sonu sıla, hasretin sonu vuslattı.

“Gurbetten sılaya nasıl yolculuk edeceğim? Gideceğim yere bu mühim emaneti neyle götüreceğim? Tehlikelerin kol gezdiği sarp kayalıklardan selâmetle geçebilecek miyim? Türlü zorluklarla karşı...

Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!

Abone olmak için tıklayınız Giriş yapmak için tıklayınız

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle