Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri buyurur: “…Cenâb-ı Hak’tan bizler ve sizler için istikâmetin devamını dileriz. İstikâmet sebeplerini tahsil etmek için bütün gayretinizle çalışınız! Zira istikâmet, bin kerâmetten daha hayırlıdır...”1 [Gönüllerde âdeta bir şok tesiri yapan kerâmetler, Cenâb-ı Hakk'ın bâzı kullarına verdiği istisnâî hâllerdir. Fakat ehlûllah hazarâtı, maddî âlemde tezâhür eden kerâmetleri -kibir ve enâniyet endişesi sebebiyle- kendilerine izâfe etmekten korkmuşlardır. Kerâmet izhârını “hayz-ı ricâl” tâbiriyle, muhakkak gizlenmesi gereken mahrem bir sır olarak kabul etmişlerdir. Bu itibarla kerâmet, bir yönüyle müstesnâ bir lûtf-i ilâhî iken, diğer yönüyle mühim bir ilâhî imtihandır.
Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri buyurur: “…Cenâb-ı Hak’tan bizler ve sizler için istikâmetin devamını dileriz. İstikâmet sebeplerini tahsil etmek için bütün gayretinizle çalış...
Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!
YORUMLAR