Dinin gayesi üretmek, zengin olmak, kalkınmak değildir. Gaye; canın, inancın, aklın, ırzın ve malın korunmasıdır. Allah kâinatı ve içindeki her şeyi insanın emrine âmâde kılmıştır. Denge üzere yaratılan bu âlemde insana düşen bu dengeyi bozmamaktır.
Âlemlerin Rabbi tarafından yeryüzü hilâfeti gibi yüce bir emânet kendisine tevdi edilen insana izleyeceği bir yol haritası da lütfedilmiş, kendisinden ne olması gerektiği ve neler yapması beklendiği açıkça ifade edilmiştir. Nerede nasıl hareket edece...
Şüphesiz en yüksek ahlaki faziletlerden birisi îsardır. Kur’an-ı Kerimde geçen bu ulvî haslet; ihtiyaç halinde iken bir başkasını dünyalık bir hususta kendine tercih etmektir. Bu kâbına varılmaz erdemin kapitalist dünyada bir karşılığı yoktur. Kapita...
Muharref dinlere kıyas ile İslam’ın en önemli yönü, orta yolu izlemesi, her tür aşırılıktan uzak olmasıdır. Dinimiz bizden; ibadet, aile, din ve devlet işlerinin hepsinde dengeli davranmayı, ölçüyü kaybetmemeyi ister. Ne var ki dini ve dünyevi konula...
Cihan hükümdârı Fâtih Sultân Mehmet Han hazretlerinin Türk milletine hediye ettiği İstanbul hem câmiler ve mescidler hem de tekkeler ve dergâhlar bakımından son derece zengin ve engin bir şehirdir. Ayrıca İslâm büyüklerine ve tarihi şahsiyetlere ait ...
Hicret, bir şehirden, bir vatandan, bir toplumdan çıkıp gitmek, yurdunu, toprağını, şehrini ve toplumunu terk etmektir. Niçin? Daha fazla para kazanmak, daha iyi mevkilere gelmek ya da yeni yerleri keşfetmek için mi? Kuraklıktan kurtulmak veya güv...
Her bir ibadetin insanın ruhunu kemâle erdiren bir yönü vardır. Meselâ Allah yolunda infak etmek, oruç tutmak, kurban kesmek veya insanlığın hayrı için bir sadaka-i câriye oluşturmak; her biri insanın hem ferdî gelişimi hem de cemiyetin ıslahı için m...
Bizim gibi örtülü, dindar bir arkadaşımız vardı. O, işini kaybetmemek için başını açmıştı, ama onu da attılar. Onlar için başını açman yeterli değildi! Düşünceler de dindar olmamalıydı. Bu zihniyetin tek derdi, senin tesettürün değil! Asıl dertler
Tesettür bir nişâne, bir farktır; evet. Aynı zamanda kadını koruyan, değerini muhafaza eden kalkan değil midir? Anne olma potansiyelindeki bir varlığı husûsî kılan bir mahfaza değil midir? Tesettür, kimliğini ortaya koymadır; ki bu kimlik, dünyadaki
Hazret-i Mûsâ, kendisine hikmet verilen kişiden; “Allâh’ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tâbî olabilir miyim?” (el-Kehf, 66) diye müsaade isteyince, hikmet ehli Hızır -aleyhisselâm-: “-Doğrusu, sen benimle beraberliğe s...
