İnsanın içindeki imanın dışa yansıması sâdeliğidir. Sâde; katışıksız ve gösterişsiz olmak demektir. Mü’min insan, nîmeti verenin Allah olduğuna inanmış kimsedir ve Allah’ın verdikleri ile Allah’ın kullarına karşı bir gösteriş içine girmenin anlamsız
İnsanı huzurlu kılan, gücünün üstündeki sınırları kazanıp harcama yoluyla zorlamayan sade hayatı neden terk ettik? Dünyada işlenen meta ve eşyanın artması yanında, elbette reklam ve pazarlama yoluyla bize dayatılan hayatları yaşamaya zorlandık. Ancak
Birkaç yıl önce Kastamonu'ya ahbap ziyaretine gitmiş, orada yaşı doksanı geçmiş Kelâmî Dergâhı'ndan kalma Hasip Amca'yla tanışma fırsatı elde etmiştik. İki sene önce vefat eden bu muhterem insan, onca yaşına rağmen, nurlu çehresi, vakarı, dinç haliyl...
Her şeyin bir bedeli vardır. Lütuf bile rıza ve sevgi karşılığı tecelli eder. Miras gibi, şans gibi emek sarf edilmeden elde edilen kazançların bedeli iyi veya kötü yolda harcanmaya bağlı olarak tahakkuk eder. İyi yolda harcamanın bedeli sevap, kötü ...
Hz. Yusuf (as) döneminde Mısır sanat, edebiyat açısından çok gelişmişti ve orada yumuşak güce ihtiyaç vardı. Ancak Hz. Musa (as) zamanında Yahudi inkârcılık, yıkıcılık ve isyankârlığının karşısında sert gücün önemi de ihmal edilemez bir gerçekliktir.
Bütün problemlerimizin kaynağı Huzur-u İlâhîyede bulunduğumuzu fark etmemek ve ilâhî susuzluğu hissetmemektir. Yüce Yaratıcımıza olan ihtiyaç ve özleyişi kaybettik. Bu da, O’na dönme, O’na niyaz etme, O’nunla söyleşme ve O’na sığınma ihtiyacımızın fe
İnsan dünyaya kısa süreliğine imtihan edilmek üzere gönderilmiştir. Onun asıl hedefi dünyada kendisine lütfedilen nimetleri Allah’ın istediği şekilde kullanarak ahirette iyi bir derece kazanmaktır. Dolayısıyla bu hedefi unutturan veya ona gereği kada...
Bir mü’min açısından sade yaşamak birkaç boyutta düşünülebilir. Özde imanda sadelik, sözde sadelik ve hayatın pratiğinde sadelik. Özde sadelik, arı duru bir inanca sahip olmak, dünyada nimetlerle ya da musibetlerle imtihan olunan bir kul olduğunu idr...
Ebû Ümâme (r.a) şöyle anlatır: “Bir gün Rasûlullah (s.a.v)’in ashâbı onun yanında dünyadan (onun zînetlerinden ve nimetleriyle övünenlerden) bahsettiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdular: “Siz işitmiyor musunuz? Siz işitmiyor musunuz
“Ve onlar gibi olmayın ki Allah’ı unutmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur, onlar yoldan çıkmış kimselerdir.” (Haşr, 19) Dini satmak, Allah’ı unutmak, dolayısıyla kendini unutmakla cezalandırılmaktır. Bu cezaya müstahak olanlar n
