Bedevî bir Arap:
– “Yâ Rasûlallah! Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sormuştu. Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- bedeviye:
– “Âhiret için ne hazırladın?” diye sormuştu. Enes -radıyallahu anh- rivayetinde bedevî:
– “Ya Rasûlallah! Benim Allah’a ve onun Peygamberine muhabbetten başka âhiret için bir hazırlığım yoktur.” diye cevâp vermesi üzerine; Rasûl-i Ekrem -sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem- bedevîye:
– “Sen sevdiğin kimse ile berabersin!” buyurmuştur. Enes -radıyallahu anh- der ki:
Biz de, “Yâ Rasûlallah! Âhirette sevdiğimiz ile beraber miyiz?” diye sorduk. Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:
– “Evet berabersiniz!” diye tasdîk buyurdu. Biz de böyle bir cevaptan pek ziyâde bir ferah ve sevinç duyduk.
Ey mü’min! Kalbindeki muhabbetini yokla da, hâlini tefekkür et, muhabbetin neye galiptir.
Enes -radıyallahu anh- şöyle demiştir:
Nebiyyi Mükerrem -sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
‘‘Kimde üç şey bulunursa halâvet-i imânı tatmış olur.
1- Allah ve Rasûlullah, kendisine mâadalarından daha sevgili olmak.
2- Bir kimseyi bilâ-garaz velâ-ivaz sevmek, ancak Allah için sevmek.
3- Allah onu küfürden kurtardıktan sonra, yine küfre dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak.”
Kendisi ateşe atılmayı sevmediği gibi, şeref-i İslâm ile müşerref olduktan sonra tekrar küfre avdet etmeyi asla sevmemek ve küfürden uzak olmaya çalışmak ve küfre yakın olmamaya çalışmak icab eder.
***
Bir Âlimin Yanında Oturulursa…
Ebu’l-Leys Semerkandî -rahimehullah- der ki:
Bir kimse âlim yanında oturup da ilimden bir şey hıfz edememiş olsa da o kimseye yedi keramet vardır. Eğer ilim öğrenirse onun fazîleti de daha başkadır:
1- İlim öğrenmeye tâlib olan kimsenin nail olacağı fazîlete nail olur.
2- Âlim indinde oturduğu müddette nefsini mâsiyetten hapsetmiş olur.
3- İlim meclisinde oturunca râhmet-i ilâhiyye o meclise nazil olmakla ondan hissemend olur.
4- İlim öğrenmek üzere menzilinden çıktığı vakitte üzerine rahmet-i ilâhiyye nazil olur.
5- İlim meclisinde dinlemesine de ibâdet, tâat yazılır.
6- Eğer dinler de iyice fehm edip anlayamazsa kalbinde bir ızdırâb ve mahzûniyet hâsıl olursa, ilmi istimâ’ edip de anlayamadığından dolayı kalbi mahzun olan kimsenin hüznü Allah -azze ve celle- Hazretleri indinde vesîle-i mağfiret olur.
Nitekim hadis-i kudside buyurulmuştur:
“Benim rızâm için münkesir, mahzun olanların ben yanındayım.” Yani mekândan münezzeh olduğu halde yanındayım buyurmuştur.
7- Nâsın i’zâz ve ikramına nail olur ve kalbi ilme meyil ve muhabbet eder. Ve bu hikmet üzerine Rasûlullah –sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem- Efendimiz, “sulehâ meclislerine devamı” emir buyurmuştur.
Mahmud Sâmî Ramazanoğlu-Musahabe-1, s.65- Erkam Yayınları
YORUMLAR