Ertesi gün bir kilo muz aldım, Necati’nin ziyaretine gittim… Yoğun bakıma kaldırmışlar: “Çıkar mı çıkmaz mı bilmiyoruz” dediler. Üzgün bir şekilde geri döndüm. Muz poşeti elimde öylece sallanıyor… Otobüse bindim, yeğenim Çetin’i düşündüm. Şemsiyenin altında duman soluyan gençleri gözümün önüne getirdim, bizim müezzinin öksürürken abdestinin bozulduğunu hayal ettim.
Değerli emekli dostlarım! Benim bir yeğenim var, adı Çetin. Benden 15 sene küçük ama benden 15 sene yaşlı görünüyor. Benim bu halime bakın, bir de onun halini düşünün. Çetin, iki koltuk değ...
Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!
YORUMLAR