Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’den rivâyete göre, -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Büyük günahlardan, ictinâb eyleyerek, bir vakit namaz diğer namaza kadar ikisinin arasında geçmiş olan günahlara keffâret olur.” buyurmuştur.
Sûre-i Bakara’da:
“Hakkı bâtıla karıştırmayın, Hakkı bildiğiniz halde saklamayın.” (Bakara Sûresi,42) “Namazı ikâme edin ve zekâtı verin ve rukû edenlerle berâber siz de rukû edin.” (Bakara Sûresi, 43) buyurulmuştur.
Yani cemî ahvâlde hakkı bâtıla karıştırmayarak ve bâtıla tercih etmeyerek ve hakkı da setretmeyerek Cenâb-ı Allah’a ve Rasûlüne ve kitaplarına îmândan sonra beş vakit namazı rukû ve sücûd ve bilcümle rükünleriyle berâber edâ etmeyi ve zekâtı da vermeyi Cenab-ı Hak emir buyurmuştur.
وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِع۪ينَ “Rukû edenlerle beraber rükû ediniz” ile murâd, cemaatle edâyı emirdir. Yani Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve ashâbıyla berâber cemâatle namazınızı edâ edin ki cemâatten ayrı kalmış olmayasınız demektir. İkâme-i salât ile murâd dahî mutlak namazı edâdır.
“Ey mü’minler! Rukû ediniz, secde ediniz ve Rabbinize ibâdet ediniz” (Hac Sûresi, 77) buyurulmuştur.
Rukû ve secdeyi emir, namazın diğer rükünlerini ihtivâ eden tam namazın edâsını emirdir. Zikr-i cüz, irâde-i küll kabîlindendir. Rukû ve secdesiz namaz, oturulduğu halde nasıl kabul olunabilir?
“Onları, yani maiyyet-i Rasûlullah’taki mü’minleri Cenâb-ı Allah’tan lutf u ihsan ve rızâya tâlib oldukları halde rukû ve secde ederler görürsün ki onların yüzlerinde secdenin alâmeti, eseri görülür.” (Fetih Sûresi, 29)
Buhârî şerhi’nde İbn-i Mâce’nin rivâyetine göre:
Übâde bin Sâmit -radıyallahu anh-’den rivâyetle sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Bir kul Allah Teâlâ rızâsı için bir kere secde edince Cenâb-ı Hak muhakkak o secde sebebiyle bir hasene yazar ve bir günah affeder ve onu bir derece yükseltir. Binaenaleyh ashâbım, çok secde ediniz.” buyurmuşlardır.
Secde de çıplak alın ile yapılmazsa meselâ; başındaki takkesi bol olup da alnı kapalı olarak secde ederse secdesi ve namazı sahih olmaz. Kezâ kadınlarda da böyledir. Cenâb-ı Hak kullarının secdelerini öyle bir şekilde murâd buyuruyor ki alınları çıplak olarak yere gelecek kemâl-i tezellül ile yere kapanacak.
Cenâb-ı Allah’a îmân eden mü’minler fazl-ı ilâhîyi ve ihsân-ı sübhânîyi talep ederek rukûya eğilir ve secdeye kapanırlar ve Cenâb-ı Allah’ın azametine karşı olmanın zilletini bilirler ve Cenâb-ı Hakk’a tâzimle dergâh-ı ulûhiyete ilticâ ederler. İşte bütün Müslümanların bu sıfat üzere bulunarak beş vakitte namaza rukû ile ve secde ile devam üzere bulunmalarına işâret buyurulmuştur.
Ehl-i îmânın, namaza çokça devam ve secde ile Cenâb-ı Hakk’a teveccühleri eseri olarak yüzlerinde nûr-i ilâhî lemeân eder. Dünyada eseri görüldüğü gibi âhirette dahî yüzleri parlak olarak kabirlerinden kalkacaklardır. Nitekim:
“O günde ki nice yüzler bembeyaz olacak, nice yüzler de kapkara kesilecek.” (Âl-i İmrân Sûresi, 106) buyurulmuştur. (Mahmud Sâmî Ramazanoğlu-Musahabe-3, s.55)
YORUMLAR