Zâhir Bâtın Dengesi
Zâhir, bir şeyin görünen yüzü, duyu organları ile hissedilen ve bilinen yanı; bâtın ise işlerin görünmeyen ancak tefekkür ve ferasetle anlaşılan derûnî, manevi tarafıdır.
Zâhir, bir şeyin görünen yüzü, duyu organları ile hissedilen ve bilinen yanı; bâtın ise işlerin görünmeyen ancak tefekkür ve ferasetle anlaşılan derûnî, manevi tarafıdır.
Rifâa bin Râfi’ anlatıyor: Allah Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün mescidde oturuyordu. Biz de yanında bulunuyorduk. Civar köylerde yaşayan bir bedevî mescide geldi ve namaz kılmaya başladı. Namazın erkânına ve adabına pek riayet etmiyord
Zâhir ve Bâtın, Rabbimizin iki ismidir. Zâhir, aşikâr olan, varlığı her şeyde açıkça görülen; bâtın ise varlığının hakikati akılların idrak ve kavrayışına sığmaktan münezzeh olandır.
Kardeşine Mazeret Ara! Câfer-i Sâdık Hazretleri buyurdular ki: “Bir mü’min kardeşine âit hoş olmayan bir şey duyarsan, onun için birden yetmişe kadar mâzeret kapısı araştır. Bulamazsan; «Belki benim anlamadığım bir mâzereti vardır.» de, sonra da mes
Geçmiş sayılarda merkezden çevreye bakıp, kalbimizin çalışma prensiplerinden bahsetmiştik. Kalbimiz şöyle dolar, böyle kasılır, içindeki kanı milisaniyelerle sınırlı bir sürede mükemmel elektrikli bir aktivite ile “çevreye” gönderir demiştik. Bugün h
Önümüze açılmış beyaz bir sayfa gibi çocuklarımız. Yaratılış güzelliğini ve saflığını üzerinde taşıyan. Okunmamış bir kitap, yazılmamış bir defter veya gül kokusu gibi içimizi ferahlatan fıtri bir güzellik manzumesidir onlar.
33 YIL ÖNCE 1986 Haziran Sayı: 4 Bütün Güzellikler İslâmda İman ve Hakk’a kulluğun verdiği zevkle Mukaddes Hayat Dininin bir Ramazan güzelliğini daha yaşadığımız bu günlerin içinde bir kere daha “Bütün güzellikler İslam’da&rdqu...
Değerli okuyucular! Hatıralarımı yazdığım bu not defterinde “Poşet” diye bir konuya sayfalarımda yer vereceğimi hiç düşünmezdim. Şu anda bile düşünemiyorum ama yazdım bir kere:
Her medeniyet, kendi insan tipini inşâ eder. O insan tipi de, mensup olduğu medeniyetin sıfat ve karakterleriyle âhenk teşkil eder.
Onuncu Osmanlı Padişahı olan Sultan Süleyman, 1495 yılında Trabzon’da doğar. Ardından dedesi II. Beyazıt’ın nezaretinde Payitaht’ta eğitim alması için İstanbul’a gönderilir. İstanbul’daki Enderun ve Birun, sarayda eğitim kalbidir.