Müjde müminler size ihsân-ı Rahmân’dır gelen
Şânına tazîm edin bu mâh-ı gufrândır gelen
Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem
Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur'ân’dır gelen
Rabbimiz, insanın bu kadar kısa süre içinde ebedi hayatı kazanması için onun ömrüne bedel olacak zaman dilimleri yaratmıştır. Bizler de böyle bir zaman dilimi olan Ramazan-ı Şerife kavuştuk elhamdülillah. Rabbimiz bu ayın feyiz ve bereketinden azami derecede istifade edenlerden eylesin.
Ârifler demiştir ki “Her gelen Ramazan başka bir Ramazandır. Ramazan kıyâmete kadar gelecek, fakat bu Ramazan belki senin son Ramazanındır.”
Cümle aya sultân olan
Dertlilere dermân olan
Hakk’dan bize ihsân olan
Oruç ayı geldi şükür
Sâliklere kuvvet olan
Âriflere izzet olan
Müminlere cennet olan
Oruç ayı geldi şükür
***
Selman-ı Farisi radıyallâhu anhten rivayet edildiğine göre, Sevgili Peygamberimiz, Şaban-ı şerifin son günü irad etmiş oldukları bir hutbelerinde şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Çok büyük ve mübarek bir ay sizi gölgeledi (çok yaklaştı). O, kendisinde bin aydan daha hayırlı bir gece (Kadir Gecesi) bulunan bir aydır. Allah Teala onun orucunu farz, gecesinin kıyamını (teravih namazını) da nafile kılmıştır.
Her kim, onda bir hayırla (Allah'a) yakınlaşmaya çalışırsa, diğer aylarda bir farz eda etmiş gibi olur, onda bir farz işleyen ise, diğerlerinde yetmiş farz eda eden gibidir.
O, sabır ayıdır; sabrın karşılığı ise cennettir. O, bölüşme ve iyi geçinme ayıdır. O, kendisinde müminin rızkının arttığı aydır.
Her kim, onda bir oruçluyu iftar ettirirse, günahlarına mağfiret ve boynunun cehennemden azadına vesile olur ve oruçlunun mükafatından bir şey eksiltilmeksizin, iftar ettirene de onun bir misli verilir. Allah Teâlâ, bir yudum süt veya su ile oruçluyu iftar ettirene de bu sevabı verir.
Bir oruçluyu doyurana Allah Teâlâ, benim havuzumdan öyle bir şerbet içirir ki, cennete girinceye kadar bir daha susamaz.
O, (öyle) bir aydır ki, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden beraattır.” (İbnü Huzeyme, Sıyam 8, no:1887, 3/191 -192)
***
Yine Sevgili Peygamberimiz buyurmuştur ki:
“Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir:
‘Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen uzatma, günahlarından vazgeç!’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir.”
Her günü müminlere bayramdır
Her gecesi izzet ü ikramdır
On bir ayın içinde sultandır
Ne şereftir bize şehr-i Ramazân
Ellezî ünzile fîhi'l Kur'ân
Sakın etme ibâdette kusûr
Elbette olur günâhın mağfûr
Kalb-i mü'min dolar ihsân ile nûr
Ne şereftir bize şehr-i Ramazân
Ellezî ünzile fîhi'l Kur'ân
(Behçet Efendi)
***
Ramazan-ı Şerifi lâyıkıyla ihyâ edenler, sayısız nimetlere nâil olurlar. Ona duyarsız kalanlar ise, dehşetli bir mahrûmiyete dûçâr olurlar. Zira hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
“Cebrâîl (a.s.) bana göründü ve «Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Tirmizî, Deavât, 100/3545) Yine Sevgili Peygamberimiz “Ben, günde yüz kere istiğfâr ederim…” (Müslim, Zikir, 42) buyurmuşlardır.
Her cürmüme yâ Rabbenâ estağfirullahe'l-'azîm
Veğfirlenâ zünûbenâ estağfirullahe'l-'azîm
İsyânıma yokdur aded ey Vâhid ü Hayy ü Ebed
Âsîlere sen kıl meded estağfirullahe'l-'azîm
***
Selmân-ı Fârisî (r. a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllâh sallellâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“… O hâlde, onda (Ramazan’da) dört hasleti çoğaltın, bunların ikisiyle Rabbiniz’i râzı edersiniz, diğer ikisine de mutlaka muhtaçsınız. Rabbiniz’i kendisiyle râzı edeceğiniz iki haslet ‘Lâ ilâhe illâllâh’ şehâdeti ve istiğfardır. Mutlaka onlarsız duramayacağınız diğer ikisi ise Allah’tan cennet isteyip, cehennemden O’na sığınmanızdır.” (İbnü Huzeyme, es-Sahîh, Sıyâm:8)
Hakkı eylersen talep tevhîd eyle rûz û şeb
Kurb-ı Mevlâya sebeb Lâ ilâhe illallah
Dağı bağistan eder nârı gülistân eder
Bendeyi hâkân eder Lâ ilâhe illallah
Gâfili âgâh eder, hem fakîri şâh eder
Vâsıl-ı dergâh eder Lâ ilâhe illallah
Mücrimi mağfûr eder dilleri pür-nûr eder
Mâsivâdan dûr eder Lâ ilâhe illallah
Peygamberimizden
MÜJDELER
Yâ Rabbenâ Sensin Ehad, Hayy-ı ebed, Ferd ü Samed
Dergâh-ı izzetinden etme bizi merdûd u red
Sultânların sultânısın âlemlerin Rahmânısın
Âsîlerin Gufrânısın ihsânına yoktur aded
“Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. (Zira Allah buyuruyor ki): “Oruçlu yemesini, içmesini ve şehvetini sırf benim için terk ediyor. Bu nedenle onun mükafatını ben vereceğim. İyiliğin karşılığı ise on misliyledir.” (Buhâri, Savm, 2)
***
“Kim Allah’a inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhâri, İmân, 28)
“Her iftar vaktinde Allah tarafından (Cehennem den) azat edilenler vardır ve bu (Ramazan’ın) her gecesinde böyledir.” (İbn Mâce, Sıyâm, 2)
“İnanarak ve karşılığını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini namazla ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” (Nesai, Siyam, 39)
***
“Cennet’te Reyyân denilen bir kapı vardır. Oruç tutanlar o kapıdan çağrılacaklardır.
Kim oruç tutanlardan ise o kapıdan Cennete girecektir. Kim de o kapıdan girerse ebedi olarak susuzluk çekmeyecektir.” (Tirmizi, Savrn, 55)
***
“Oruçlu için biri iftar ettiğinde, diğeri ise Rabbiyle karşılaştığında olmak üzere iki sevinç zamanı vardır.” (Müslim, Sıyâm, 164)
*
Oruç, içimizdeki nefis canavarını zabt u rabt altına alan ve böylelikle insanın derûnundaki merhamet ve şefkat duygularının inkişâfını sağlayan rûhî bir disiplindir. Orucun Hak katında makbul olması için midenin açlığına ilâveten dil, göz, kulak gibi diğer uzuvlara da oruç tutturulmalıdır.
*
“Yalan söylemeyi ve yalan ile amel etmeyi bırakmayanın yemeyi, içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhâri, Savm, 8)
*
YORUMLAR